BALKAN ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TARAFINDAN “YUNANİSTAN-ARNAVUTLUK İLİŞKİLERİ VE ÇAMERYA MESELESİ” KONULU ÇEVRİMİÇİ PANEL GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü tarafından İstanbul Topkapı Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Gökhan AK ve Dış Politika Uzmanı Dr. Erhan Türbedar’ın panelist olarak katıldığı “Yunanistan-Arnavutluk İlişkileri ve Çamerya Meselesi” başlıklı çevrimiçi panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü Balkan Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu yaptı. Panelistlerin özgeçmişlerini ise Balkan Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğr. Gör. Utku Kırlıdökme takdim etti. Panelin dinleyicileri arasında, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu, Üniversitemiz ve diğer üniversitelerden öğretim üyeleri ile öğrencilerin yanı sıra farklı şehirlerden katılımcılar da yer aldı.

Katılımın yüksek olduğu panel, Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet’in açılış konuşması ile başladı. Ardından Balkanlardaki Arnavutlar için özellikle önem arz eden bu konuyu gündeme getirdiği için Trakya Üniversitesi’ne teşekkür ederek söze başlayan Enstitü Danışma Kurulu Üyesi de olan Dr. Erhan Türbedar, Çamerya gibi konuların ülkeleri birbirine yakınlaştıran değil birbirinden uzaklaştıran konular olarak tarihte kaldığını çünkü bazı etkinliklerdeki anmalar dışında bu konuların unutulmaya yüz tuttuğunu ifade ettikten sonra “Çamerya Sorunu ve Yunanistan-Arnavutluk İlişkilerine Etkileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Balkanlardaki Arnavutlar ile Yunanistan arasındaki tarihi ve siyasi ilişkileri ele alarak, Arnavutluk ve Yunanistan ilişkilerinin sürekli çalkantılı ve dalgalı bir seyir izlediğini ve dostluktan ziyade genellikle düşmanlık ve çatışmaların söz konusu olduğunu ifade etti. Dr. Türbedar Arnavutluk ile Yunanistan ilişkilerinin ağır bir yük altında yürüdüğü görüşünü dile getirdikten sonra buna örnek olarak Yunanistan Başbakanının 13 yıllık bir aradan sonra Arnavutluk’a bir ziyaret gerçekleştirmiş olmasını gösterdi. Arnavutluk Yunanistan ilişkilerinde sorunun kaynağı ile ilgili olarak iki temel mesele bulunduğunu ifade ederek bunlardan birini Arnavutluk’un güneyinde yaşayan Yunan azınlığının durumuyla ilgili olarak Yunanistan’ın süregelen politika ve yaklaşımlarının oluşturduğunu ikinci meselenin ise Yunanistan’da yaşayan Arnavutlardan kaynaklandığını ve Çamerya Arnavutlarının da Yunanistan’da yaşayan üç farklı Arnavut grubundan birisi olduğunu ve bunlarla ilgili meselelerin tarih boyunca iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginliklere neden olduğunu belirtti.

Dr. Türbedar, Çamerya meselesinin daha Osmanlı döneminin gerisine kadar uzandığını belirterek Arnavutların Osmanlı’nın Balkanlar’daki jandarması gibi kabul edilmesine bağlı olarak Osmanlı’nın gücünün azalmasının Balkanlar'daki Arnavutları zor durumda bıraktığını ve Batılı güçlerin desteğini alamamalarına sebep olduğunu ifade ederek sonrasında bağımsızlığını kazanan Yunanistan’ın, başka etnik unsurlara yönelik çeşitli baskılar gerçekleştirdiğini, Yunanistan topraklarının savaşlar ve anlaşmalar sonucu genişlemesi ve Yunanistan’ın Kuzey Epir bölgesi dediği Arnavutluk’un güney kısmını ilk fırsatta işgal etmesinin iki ülke arasındaki ilişkilerin düşmanca devam etmesine ve bundan dolayı  Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki savaş halinin fiilen 1980’lere kadar sürmesine sebep olduğu hususuna dikkat çekti.

Dr. Türbedar’ın tespitlerine göre Balkanlarda yaşanan çatışmalar ve toprak değişiklikleri, Çamerya bölgesinin durumunu etkilemiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında İtalya’nın Arnavutluk üzerinden Yunanistan’a saldırması, Arnavutlar ve İtalyanlar arasında bir ittifak doğurmuştur. Savaş’ın sona ermesinin ardından bunu bahane eden Yunanistan bir hesaplaşma yoluna giderek bölgedeki Müslüman Arnavutlara yönelik çeşitli zulümler gerçekleştirmiştir. Bilindiği üzere ne dün ne bugün Yunanistan, sınırları içerisinde hiçbir etnik azınlığı tanımaz onlara göre ne bir Arnavut, ne bir Makedon ne de bir Türk azınlık vardır, onları bir dini azınlık olarak görmektedir ve etnik kimliklerini kabul etmemektedir.   Ayrıca Yunanistan, Çamerya Arnavutları özelinde bu insanların ata topraklarını ziyaret etmelerine veya mülklerine sahip çıkmalarına izin vermemektedir. Dr. Türbedar’a göre sınırın iki tarafında kalan halklar arasındaki organik bağı koparmak ve silmek Balkanlar’da yaşanan çatışmalarda sıklıkla uygulanan stratejilerden biridir, Çamerya’nın da böyle bir kaderi olmuştur. Dr. Türbedar bu konunun açılmasından Yunanistan’ın rahatsız olduğunu ve günümüzde Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki ilişkilerde çok ciddi bir asimetrinin söz konusu olduğunu ve Yunanistan’ın AB ile NATO üyeliğinden de bu konuda istifade ettiğini ve iki ülke arasındaki ilişkilerin çok hassas olduğunu ve geçmişin ağırlığı altında yürümeye devam ettiğini ifade ettikten sonra Trakya Üniversitesi’nin bu konuyu gündeme getirmesinin önemini vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.

Dr. Erhan Türbedar’dan sonra “Balkanlarda Modern Bir Yunan Tragedyası: Çamerya Arnavutları Meselesi” başlıklı sunumuyla söz alan Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak, Balkanlar’ın tarihsel önemini vurgulayarak bölgenin sürekli Avrupa’nın ötekisi olarak görüldüğünü ancak Osmanlı İmparatorluğu’ndan itibaren bizim kalbimiz olduğunu ve Batılı bilim insanlarının biz olmadan Balkanlar’ı anlamak ve çözümlemekte zorlandıklarını ifade etti. Kendisinin yıllardır Balkanlar üzerine Türkiye’de ve ülke dışında yaptığı araştırmalar ve çalışmalar sonucunda, Çamerya Arnavutları hakkında bilgi edindiğini ve bu konuya olan ilgisinin hiç azalmadığını dile getirdi.

Çamerya bölgesinin Yunanistan ve Arnavutluk arasında egemenlik tartışmalarına sebep olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve 1912-13 Balkan Savaşları sonrası Yunanistan’ın kontrolüne geçen bölgenin etnik yapısıyla ilgili bilgi vererek I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında yaklaşık %50’si Müslüman, %50’si ise Ortodoks olan Çamerya Arnavutlarının 20. yüzyılın başlarında Balkanlar’daki siyasi ve etnik çatışmaların kurbanlarından biri olduğunu ifade etti. Sunumunun ana amacının Balkanlar’ın batısında Arnavutluk ile Yunanistan arasında yer alan Epir coğrafyasının bir kısmını oluşturan Çamerya bölgesinde yaşayan yerli Çamerya Arnavutlarına Yunanların II. Dünya Savaşı’nda, 27 Haziran 1944 ile Mart 1945 tarihleri arasında uyguladıkları, şiddet, terör ve kıyımları irdelemek olduğunu ifade etti.

Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak, II. Dünya Savaşı döneminde bazı Müslüman Çamların Yunanistan’a karşı İtalyanlarla işbirliği yaptığı bahanesiyle Çamerya Arnavutlarına yönelik olarak General Napoleon Zervas’ın öncülüğünde gerçekleşen etnik temizlik harekâtında 20 bin kişinin mülteci olarak Arnavutluk veya Türkiye’ye kaçarak Yunanistan’ı terk etmek zorunda kaldığını, çok sayıda insanın öldüğünü, evlerin yakıldığını ve kadınlara yönelik tecavüz olaylarının yaşandığını, Yunanistan’da kalan Hristiyan Çamların ise Yunan kimliğine büründüğünü ve resmi olarak kayıtlarının olmadığını anlattı. Yunanistan’ın gerçekleştirdiği katliamların altında yatan ideolojik düşüncenin ise “Megali İdea” olduğunu vurguladı ve Yunanistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1830’dan bu yana ulusal dış politikasını “Megali İdea” çerçevesinde oluşturduğunu, dolayısıyla bu aşırı milliyetçi ideolojik doktrin hesaba katılmadan veya iyice anlaşılmadan Türk-Yunan, Arnavut-Yunan ilişkilerinin anlaşılamayacağını ifade etti. Bu tespitten hareketle Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak sunumunun önemli bir bölümünü “Megali İdea” konusuna ayırarak bu düşüncenin tarihsel süreç içinde Yunanistan siyasetine ne şekilde yön verdiğini somut örnekleriyle anlattı.

Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak’a göre II. Dünya Savaşı sonunda sürgün edilen birçok Çamerya Arnavutu dernek ve komiteler çatısı altında örgütlenerek Uluslararası Kurumlara gönderdikleri resmi yazılarda, Yunanistan’dan sadece azınlıklara tanınan hakların kendilerine de tanınmasını, örneğin Arnavutluk’ta yaşayan Yunan azınlığa tanınan hakların aynısını istemektedirler. Çamerya Arnavutları Yunanistan’dan kendilerine Yunan vatandaşlığının iade edilmesini, Yunanistan’a yani 1944-45 yıllarında kovuldukları kendi topraklarına, deyim yerindeyse atıldıkları Çamerya’ya geri dönmeyi umut etmektedirler. 1944-45 yıllarında Yunanistan’dan Arnavutluk’a sürüldüklerinde ellerinden alınan evlerinin ve topraklarının kendilerine iade edilmesini beklemektedirler. Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak Arnavut devletinin Çamerya Arnavutlarının maruz kaldığı kıyımı yıllar sonra uluslararası toplumun gündemine daha etkin bir şekilde taşıdığını ve Arnavutluk Meclisinin 27 Haziran 1994 tarihinde onayladığı yasa ile  “27 Haziran” gününü “Yunan şovenistler tarafından Çamerya Arnavutlarına karşı yapılan soykırımı anma günü” olarak kabul ettiğini ifade ederek sözlerini tamamlamıştır.

Yaklaşık bir buçuk saat süren panel, dinleyicilerin Dr. Erhan Türbedar ve Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Ak’a sorular yöneltmesinin ardından sona erdi.
Ek Resimler
Bu içerik 12.07.2023 tarihinde yayınlandı ve toplam 170 kez okundu.