ENSTİTÜMÜZDE “ÖLÜMÜNÜN 18. YILINDA SİYASİ VE FİKRİ YÖNÜYLE ALİYA İZZETBEGOVİÇ” KONFERANSI GEÇEKLEŞTİRİLDİ

Bağımsız Bosna-Hersek devletinin ilk Cumhurbaşkanı, büyük devlet adamı merhum Aliya İzzetbegoviç vefatının 18. yıldönümünde Enstitümüzde gerçekleştirilen “Ölümünün 18. Yılında Fikri ve Siyasi Yönüyle Aliya İzzetbegoviç” başlıklı çevrimiçi konferansta anıldı.  Bosna Savaşı sırasında izlediği tutum ve politikalar nedeniyle tüm dünyada ve özellikle Müslüman coğrafyasında saygı duyulan bir lider olan Aliya İzzetbegoviç devlet adamı olmanın yanı sıra yazar, avukat, diplomat gibi kimlikleriyle de öne çıkmaktadır.  

Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet’in açılış konuşması ile başlayan ve çok sayıda öğretim üyesi, öğrenci ve konuk katılımcının izlediği konferansın moderatörlüğünü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu yaptı. Türkiye’de Bosna-Hersek ve Balkan coğrafyası üzerinde ciddi bilgi birikimi ve yayınları olan konferans konuşmacıları araştırmacı yazar Davut Nuriler ve 20, 21 ve 22. Dönem İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu, Aliya İzzetbegoviç’i yakından tanıma fırsatı da bulmuş olmaları sayesinde kendisiyle ilgili birinci elden tanıklık ve anılarını katılımcılarla paylaşmışlardır.

Konferansın ilk konuşmacısı eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin Sırbistan federal devletinin Sancak bölgesi Yeni Pazar doğumlu Sayın Davut Nuriler, bölge tarihi hakkında kısa bilgi verdikten sonra 90’lı yıllarda Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Bosna-Hersek’in bağımsızlık süreci ile birlikte yaşanan gelişmeleri aktardı. 44 ay boyunca Hırvat ve Sırp saldırılarına maruz kalan Bosna-Hersek, büyük güçlerin göz yumması sonucu Belgrad rejiminin başta Srebrenica olmak üzere birçok Boşnak şehrinde Boşnaklara yönelik soykırım gerçekleştirmesine sahne oldu. Nuriler, bu gelişmeler çerçevesinde Aliya İzzetbegoviç’in bir taraftan ülkesinin toprak bütünlüğüne karşı silahlı mücadeleyi sürdürürken diğer taraftan hem diplomatik alanda hem de uluslararası kamuoyu nezdinde Bosna-Hersek’te yaşanan katliamları dünyaya anlatabilmek için büyük bir mücadele verdiğini belirtti.

Daha önce otoriter, tek partili Yugoslavya rejiminde yıllarca hapis hayatı yaşamış olmasına rağmen İzzetbegoviç’in hiçbir zaman barış dilinden vazgeçmediğini, daima barışı, insan haklarını, farklı dil ve dine mensup insanların barış içinde yaşaması tezlerini savunduğunu ifade etti. Davud Nuriler konuşmasının devamında 1983 yılında hapse atılmadan önce Doğu ve Batı Arasında İslâm adlı kitabı ile İzzetbegoviç’in başta eski Yugoslavya’daki Müslümanların, ardından diğer ülkelerde yaşayan Müslüman dünyasının iç tenkidini yaptığını ve İzzetbegoviç’in bu kitabı ile hem Türkiye’de hem de dünyada daha geniş kitleler tarafından tanındığını belirtti. Bu kitabın Bosna-Hersek’in kaderini belirleyen bir eser olduğu şeklindeki değerlendirmelerin yerinde olduğunu ifade etti. İzzetbegoviç’in daima barış, insan hakları ve uluslararası normlara bağlı kalarak bir mücadele verdiğini vurgulayan Nuriler, bu mücadelenin yansımalarının günümüzde bütün Balkan coğrafyasında mücadele veren tüm Türk ve Müslümanlar için örnek olmasını beklediğini belirtti.

Aile büyüklerinin Bosna doğumlu olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan konferansın ikinci konuğu Hüseyin Kansu, milletvekilliği döneminde Türkiye Bosna-Hersek Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı görevinde bulunduğunu söyledi. Aliya’nın talebesi olduğunu ve bununla büyük bir şeref duyduğunu belirten Kansu, Aliya’nın siyaset anlayışını ve devlet adamlığı konusunda bilgiler aktardı. İlkeli bir devlet adamı, başkomutan ve yazar gibi vasıfların Aliya İzzetbegoviç’in vasıflarından bazıları olduğunu söyleyen Kansu, onu en güzel anlatan kelimenin onun bir mütefekkir olmasıdır dedi. Onu yakından tanıyanların aslında onun hiçbir zaman siyasete atılacağını, devlet başkanı olacağını beklemediklerini ifade eden Kansu, İzzetbegoviç’in milletinin büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldığı süreçte halkının onu göreve davet ettiğini ve kendisinin bu görevden kaçmasının mümkün olmadığını söylediğini aktardı. Siyasette daima ilkeli bir insan olduğunu belirtirken zamanında siyaseti bırakmasının bunun bir göstergesi olduğunu ifade eden Kansu, vefatından 3 yıl önce siyaseti bırakırken kendisinin yetiştirdiği gençlerin devletin geleceği için gayret etmeleri gerektiği düşüncesinde olduğunu ekledi. Ayrıca Sırp ve Hırvat siyasetçiler dâhil olmak üzere onun siyasi tecrübesinden istifade etmeleri için yeni nesil siyasetçilere açık kapı bıraktığını da vurguladı. Bilge Kral sözünün onu anlatmaya yetmediğini söyleyen Kansu, siyasetçi kimliğinin onun vasıflarından sadece bir tanesi olduğunu, yazar olarak on tane telif eserinin dünyada birçok dile tercüme edildiğini ifade etti. Aliya’nın birçok İslâm âliminin eserlerini Boşnakçaya tercüme ettiğini ve maalesef birçok insanın onu sadece başkomutan ya da devlet başkanı olarak tanıdığını söyledi.

İki saate yakın bir süre devam eden konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.

 

Ek Resimler
Bu içerik 02.11.2021 tarihinde yayınlandı ve toplam 642 kez okundu.