ENSTİTÜMÜZDE DR. ÖĞR. ÜYESİ JAHJA MUHASILOVIĆ TARAFINDAN “DAYTON BARIŞ ANLAŞMASINDAN GÜNÜMÜZE BOSNA HERSEK VE SON DÖNEMDE YAŞANAN SİYASİ GELİŞMELER” KONULU ÇEVRİMİÇİ KONFERANS GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

Enstitümüz, “Dayton Barış Anlaşmasından Günümüze Bosna Hersek ve Son Dönemde Yaşanan Siyasi Gelişmeler” başlıklı çevrimiçi konferansta Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) İşletme Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Jahja Muhasilović’i ağırladı. Balkanlar’da Siyaset ve Yönetişim, Avrupa’da Siyaset, Türk Dış Politikası, Güvenlik Çalışmaları, Türkiye’nin Balkan Politikası gibi lisans ve yüksek lisans dersleri veren Dr. Jahja Muhasilović’in akademik çalışma ve ilgi alanı Balkan Tarihi, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Klasik ve Geç Dönem Osmanlı Dönemi, Balkanlar Özelinde Uluslararası İlişkiler, Türkiye ve Ortadoğu İlişkileri, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran’ın Balkanlar’da Siyasi, Kültürel ve Dini Etkileri gibi konuları içermektedir. Önemli bir katılımın olduğu konferans programı Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet’in açılış konuşması ile başladı. Moderatörlüğünü Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu’nun yaptığı konferansı Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu’nun yanı sıra öğretim üyeleri ve öğrenciler dışında farklı üniversitelerden ve şehirlerden katılımcılar da izledi.
Resim

Konuşmasının başında Bosnalıların, Osmanlı öncesinde sahip oldukları devlet geleneği ve bağımsızlığını yaklaşık beş yüz sene sonra 1992 yılında Sosyalist Yugoslavya Federasyonu’nun dağılma sürecine girmiş olmasıyla beraber yenileme imkânına sahip olduğunu söyleyen Dr. Jahja Muhasilović, referandum ile ilan edilen bağımsızlık sürecini ve beraberindeki gelişmeleri Bosna Hersek nüfus yapısına ait bilgiler eşliğinde açıkladı.
Konuşmasının devamında 1992 yılında bağımsızlığın ilan edilmesi ve bu bağımsızlığın uluslararası arenada hızla tanınma sürecine girmesiyle birlikte bölgede yükselen Sırp milliyetçiliğinin, Sırp devletinin desteğini de arkasına alarak özerkliklerini ilan ettikleri bölgelerde etnik temizliğe varan saldırgan tutumunun 1992-1995 yılları arasında sürecek savaşı başlattığını belirtti. Sırp, Hırvat ve Krajina kuşatması arasında kalan Boşnaklara, silah ambargosundan en çok etkilenen taraf olarak savaşın verdiği hasara dikkat çekerek bu süreçte Batılı Güçlerin tutumunu değerlendiren Dr. Jahja Muhasilović Batılı Güçlerin ancak 1994 yılında savaşın Boşnakların lehine değişmeye başladığı bir noktada verdikleri savaşı bitirme ultimatomu ve kurmaya zorladıkları Boşnak-Hırvat Federasyonu ile Dayton Anlaşması’na götürecek süreci başlattıklarını söyledi.
Resim

Yoğun görüşmelerin akabinde 1995 yılının sonlarına doğru Boşnak, Sırp ve Hırvat tarafları arasında imzalanmış olan Dayton Anlaşması’nı değerlendiren Dr. Jahja Muhasilović, bu anlaşmanın neticesinde kurulmuş olan Bosna Hersek’in son derece karmaşık siyasi ve idari yapısını örnekleyerek detaylı bir şekilde gözler önüne serdi.
Ana planda devleti ikiye bölen bu yeni düzen ile bir tarafta ülke topraklarının %51’ine sahip olan Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ile diğer tarafta toprakların %49’una sahip olan Sırp Cumhuriyeti (RS) entitelerinin kurulduğunu ve ayrıca Sırp Cumhuriyeti’nin bölünmesini sağlamak için de Brçko bölgesine ABD yönetiminde özerk bir statü verildiğini aktaran Dr. Jahja Muhasilović, Bosna Hersek’in devlet düzeyinde Boşnak, Sırp ve Hırvat olmak üzere üç üyeden oluşan Cumhurbaşkanlığı Konseyinin bulunduğunu ifade etti.  Dört yılda bir yapılan seçimlerle belirlenen bu üyelerin kendi aralarında 7 aylığına dönüşümlü olarak konsey başkanlığı yaptıklarını; son derece sınırlı bir etki alanına sahip olan Cumhurbaşkanlığı Konseyinin altında başbakan ve bakanlar kurulunun yer aldığını, devletin ise temsilciler meclisi ve halklar meclisi olmak üzere çift parlamento yani, bicameral sistemle yönetildiğini, halk meclisinde her üç etnisitenin eşit sayıdaki temsilcilerinin yer aldığını, temsilciler meclisinde ise seçim ile gelen parlamenterlerin yer almakta olduğu şeklinde siyasi ve idari yapı hakkındaki bilgileri aktarmaya devam etti.
Entitelerin de idari ve siyasi yapısına değinen Dr. Jahja Muhasilović, Sırp Cumhuriyeti’nin (RS) merkezi bir yönetime sahip olmasına karşın, Bosna Hersek Federasyonu’nun federal bir yönetime sahip olduğunu ve güçlü özerkliğe sahip (neredeyse ayrı devletçik gibi) on kantona bölündüğünü; her iki entitenin kendi meclisleri (RS tek meclisli, FBIH çift meclisli), hükümetleri, başbakanları ve cumhurbaşkanları olduğu gibi, FBIH kantonlarının da her birinin kendi meclisi, başbakanı ve hükümetleri bulunduğunu ve bu kantonlardan 5’inin Boşnak, 3’ünün Hırvat çoğunluklu, son 2’sinin nüfusunun da yarı yarıya olduğunu sözlerine ekleyerek açıklamalarına devam etti.
Teoride her etnik gruba söz hakkı tanımak üzere oluşturulmuş olan bu yapının pratikte işlemeyeceğini fark eden Batı’nın literatüre “state building” olarak geçen ve hızla ülkenin her alanda normalleşmesini hedefleyen bir reform sürecini başlattığını ve bunun gerçekleşmesinin de Barış Uygulama Konseyinin bir kurulu olan Steering Board’un icra kurulu olarak faaliyet gösteren Yüksek Temsilcilik Ofisi Yüksek Temsilcilerine verilen geniş yetkilerle (Bonn Yetkileri) sağlandığını açıklayan Dr. Jahja Muhasilović, on yıllık zaman diliminde bu sistemin işlediğini ve birçok konuda normalleşmeye doğru adımların atıldığını ifade etti.
Bu tür faaliyetlerin uygulanabilmesini büyük ölçüde, ABD silahlı güçlerinin Bosna Hersek’teki varlığına bağlayan Dr. Jahja Muhasilović, 2001 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin başka öncelikleri nedeniyle Bosna Hersek’ten askerini çekmesi sonucu rüzgârın tersine dönmeye başladığını ve bugün gelinen noktaya aslında 2004-2008 yılları arasında değişmeye başlayan dengelerin neden olduğunu ifade etti.
Bu süreçte Avrupa Birliği’nin de etkisini değerlendiren konuşmacı, ABD askerinin çekilmesiyle Bosna Hersek’te güvenliği Avrupa Misyon Ordusu EUFOR’un devraldığını ancak bazı nedenlerden dolayı reformları uygulamada yeteri kadar kararlılık sergileyememesi sonucunda başarısızlık göstermeye başlamasının da bu durumun oluşmasında etkili olduğunu ifade etti.
Yerel siyasetçilerin faaliyetlerini de değerlendiren Dr. Jahja Muhasiloviç, radikal milliyetçi siyasetçilerin tasfiyesinde Batı’nın zamanında başarılı olduğunu ve milliyetçi olmayan siyasetçileri güçlendirdiğini ancak Milorad Dodik örneğinde olduğu gibi Batılı ülkelerin zayıflayan ilgisini değerlendirerek söylem değiştirip Bosna Hersek devletini zayıflatacak, RS’yi güçlendirecek faaliyetlere yönelmesine karşın bir türlü birlik sağlanamayan Boşnak tarafında ayrıca vizyonsuzluğun da hâkim olduğunu bir özeleştiri olarak ifade ederek konuşmasını tamamladı.
Konferans, dinleyicilerin Dr. Jahja Muhasilović’e sorular yöneltmesinin ardından sona erdi.
Resim

Resim

Resim
Bu içerik 10.03.2022 tarihinde yayınlandı ve toplam 322 kez okundu.