ENSTİTÜMÜZDE PROF. DR. ÇAĞRI ERHAN TARAFINDAN "ABD DIŞ POLİTİKASINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ VE BALKANLAR" KONULU ÇEVRİMİÇİ BİR KONFERANS GERÇEKLEŞTİRİLDİ.

Enstitümüz, “ABD Dış Politikasında Türk-Yunan İlişkileri ve Balkanlar” başlıklı çevrimiçi konferansta Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan’ı ağırladı. Türkiye’de ve yurtdışında Siyasi Tarih ve Uluslararası İlişkiler konularında önde gelen isimler arasında yer alan Prof. Dr. Çağrı Erhan, ABD’nin Türk-Yunan ilişkilerine ve Balkan coğrafyasına yaklaşımını tarihsel süreç içerisindeki gelişmeler ve örnek olaylar üzerinden değerlendirerek sunumunu gerçekleştirdi. Önemli bir katılımın olduğu program Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet’in açılış konuşması ile başladı. Konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu dışında öğretim üyeleri, araştırma görevlileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. 

 Prof. Dr. Çağrı Erhan konuşmasının başında Yunanlıların bu yıl bağımsızlıklarının 200. Yılını kutladıklarını ve 8 yıl boyunca bu kutlamalara devam edeceklerini ifade etti. ABD’nin Türk-Yunan ilişkilerindeki rolünün 1821’de Osmanlı’ya karşı başlayan Yunan İsyanı ile birlikte görüldüğünü, hatta ABD’li gençlerin Mora yarımadasında başlayan isyanda Osmanlı ve Mısır ortak ordusuna karşı savaştıklarını söyledi. Bunun yanı sıra özellikle 19. yüzyılda ABD’de Türklere karşı olumsuz bir imajın, bugün “terrible Turk” “korkunç Türk” olarak bilinen imajın Amerikan literatürüne girdiğini belirten Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Yunan İsyanından yaklaşık 40 yıl sonra Girit İsyanı sırasında da ABD’deki gönüllülerin Girit’teki isyancılara desteğe geldiğini ve hatta ABD’nin savaş gemisi göndererek isyancılara çeşitli yardımlar yaptığını tarih yazıyor” şeklinde konuşmasına devam etti. ABD’de Türklere karşı bu olumsuz imaj çerçevesinde 1860’lar ve 1870’ler boyunca Anadolu’da yaşayan çok sayıda Rum’un ABD’ye göç ettiğini ekleyen Prof. Dr. Çağrı Erhan, bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde bir Rum lobisi varsa bu tarihlerde ABD’ye göç edenlerin torunları olduğunu ve sayılarının yaklaşık 2 milyon olduğunu söyledi.

 Konuşmasının devamında Prof. Dr. Çağrı Erhan, İkinci Dünya Savaş’ı sonrası ABD’de tekrar bir Yunan hassasiyetinin oluştuğunu ve Truman Doktrini’ne değinerek bu doktrinin esas olarak Yunanistan için çıkarıldığından bahsetti. 1947 yılından itibaren Amerika ile Yunanistan arasında çok yakın bir işbirliğinin doğduğunu ekledi. Öte yandan her ne kadar aynı tarihten itibaren Türkiye ve ABD arasında benzer yakın işbirliği gelişmiş olsa da 1955 sonrası Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs meselesi nedeniyle ayrışan politikanın ABD’nin Türkiye ve Yunanistan’a bakış açısında da farklılıkların oluşmasına neden olduğunu söyledi. Özellikle Kıbrıs sorunu nedeniyle 1964 yılında meşhur Johnson Mektubu’nun Türkiye’ye gönderilmesinden bahseden Prof. Dr. Çağrı Erhan, mektubun ABD’nin Türk-Yunan ilişkilerini nasıl etkilendiğinin bir sembolü, bir nişanı olduğunun altını çizdi. Çünkü söz konusu mektubun ABD dış politikası ya da Türk-Amerikan ilişkileri ile ilgisi bulunmamaktaydı. “Türkiye’nin kendi soydaşlarının katledilmesini engellemek üzere Kıbrıs adasına bir askeri müdahale hazırlıklarını yaparken Amerika’dan gelen bu mektup Türk -Amerikan ilişkilerinde bir soğuk duş etkisi yapmıştır” diyen  Prof. Dr. Çağrı Erhan, Johnson Mektubu’nun Türk-Amerikan ilişkilerinde Türk-Yunan ilişkilerinin bir sorun haline geldiğini gösteren net bir olay olduğunu ve bu tarihten itibaren de bunun günümüze kadar devam ettiğini ifade etti. Örnek olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası ABD Kongresinin Türkiye’ye karşı ambargo kararına değinen Prof. Dr. Çağrı Erhan, söz konusu kararın alınmasında başta Kuzey Amerika Rum Kilisesi ve Rum lobilerinin etkilerinden bahsetti.

İlerleyen tarihlerde Türkiye ile Yunanistan arasındaki krizlerin, özellikle Ege’de 1980’ler boyunca sismik araştırma gemileri nedeniyle yaşanan krizlerin her zaman ABD’yi ilgilendirdiğine değinen Prof. Dr. Çağrı Erhan, en önemli krizin 1996 yılında meydana gelen Kardak Krizi olduğunu söyledi. İki NATO üyesi ülkenin savaşın eşiğine geldiği bu krizin yine ABD’nin müdahalesi neticesinde engellendiğini belirtti. ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde Yunanistan söz konusu olduğunda ibrenin hep Yunan tarafına doğru döndüğünü söyledi.

Altınbaş Üniversitesi Rektörü ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Çağrı Erhan, günümüze geldiğimizde ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerin en kötü dönemini yaşadığını söylemenin bir mübalâğa olmayacağını ifade etti. Türkiye-ABD ilişkilerinde işbirliği konularından ziyade sorunların daha fazla olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağrı Erhan, bu sorunlar yumağı içerisinde Türkiye-ABD ilişkilerinde Doğu Akdeniz’in de bir fonksiyonel hal aldığını belirtti. Bu noktada da Yunan- Rum ikilisinin büyük etkisinin olduğunu ekledi.

Trump döneminde başlayan ve günümüzde ABD Başkanı Biden döneminde de devam eden bir diğer gelişmenin ise ABD’nin Yunanistan’da yeni üsler açması ve var olan üsleri güçlendirmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağrı Erhan, bu yakın işbirliğinin geleneksel olarak 1947’den beri devam eden Türkiye ile Yunanistan arasındaki denge politikasının ABD tarafından artık gözetilmediğini göstermektedir dedi. Bu denge politikasının yitirilmesinde Rum lobisi kadar Ermeni lobisinin de etkili olduğunu söyledi. Aynı şekilde ABD’deki Musevi lobisinin tarihsel süreç içerisinde birçok kez Türkiye’nin yanında yer almış olmasına rağmen, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulması nedeniyle Musevi lobisinin artık Türkiye’nin yanında yer almadığını, hatta zaman zaman Rum lobisine destek olduğunu da belirtti.

ABD’nin Balkanlar siyasetinde Yunanistan’ın hep özel bir yeri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağrı Erhan, özellikle 1950’lerde Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında, özellikle Tito Yugoslavya’sının Batı’ya, ABD’ye yakın bir politika takip etmesinde Yunanistan’ın ABD tarafından kullanıldığını söyledi. Soğuk Savaş’ın bitiminde Yunanistan’ın Amerika’dan farklı bir tutum içerisine girmesi ABD-Yunanistan arasındaki yakın işbirliğini bir dönem ortadan kaldırdığını belirten Prof. Dr. Çağrı Erhan, Yunanlıların Sırplarla “din kardeşliği” adı altında Bosna Savaşı ve Kosova’daki çatışmalar sırasında Sırpların yaptığı katliamlara göz yummalarına değindi. Hatta özellikle NATO’nun 1999 Kosova Operasyonu sırasında Yunanistan ABD baskısı ile NATO’da veto hakkını kullanmasa da kendi hava sahasının kullanılmasına izin vermediğini de ekledi.

2000’li yıllar itibarıyla Bosna’da istikrarın sağlanmasıyla Yunanistan’ın sadece Avrupa Birliği değil, aynı zamanda Balkanlar’da Amerikan değerlerinin yayılmasında katkı sağlayan bir ülke rolüne soyunduğunu söyledi. Bunu yaparken söz konusu olanın Yunanistan hükümeti olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çağrı Erhan, Yunan kamuoyundaki çok güçlü Amerika karşıtlığına da dikkat çekti. Hatta yakın dönemde Yunanistan Başbakanı olan Tsipras’ın partisinin ciddi Amerikan karşıtlığından bahseden Prof. Dr. Çağrı Erhan, bu karşıtlığın hükümet bazında dile getirilmediği paradoksunu da belirtti.

Sunumunun sonunda Prof. Dr. Çağrı Erhan bugün Yunanistan’ın bir damar yakaladığını, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin kötülüğünden ben en fazla nasıl yararlanırım düşüncesiyle hareket ederek şu anda ABD’nin tahmininden fazla taviz vermeye başladığını söyledi. Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleştirilen istikşafi görüşmelerin herhangi bir sonuç vermeyeceğine dikkat çeken Prof. Dr. Çağrı Erhan, ABD’nin artık Yunanistan’ın yanında yer aldığını göstermeye başladığını ve Biden döneminde de bunun güçlenerek devam edeceğini ekledi.

Yaklaşık 1.5 saat boyunca devam eden konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Ek Resimler
Bu içerik 17.05.2021 tarihinde yayınlandı ve toplam 464 kez okundu.