İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ, YEREL MAHKEMELERDEN AİHM’E 40 YILLIK BİR HUKUK MÜCADELESİ KONULU KONFERANS GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Enstitümüz, “İskeçe Türk Birliği, Yerel Mahkemelerden AİHM’e 40 Yıllık Bir Hukuk Mücadelesi” başlıklı çevrimiçi konferansta Batı Trakya’dan İskeçe Türk Birliği Başkanı, gazeteci Sayın Ozan Ahmetoğlu ve İskeçe Türk Birliği avukatı Sayın Ahmet Kara’yı ağırladı. Batı Trakya Türk Azınlığının sosyal, kültürel ve sportif amaçları doğrultusunda 1927 yılında İskeçe Türk Gençler Yurdu adıyla kurulan ve 1936 yılında İskeçe Türk Birliği adını alan kuruluş, 1986 yılında adında “Türk” ibaresi bulunması gerekçesiyle İskeçe Valiliği emri ve mahkeme kararıyla tabelasının indirilmesine kadar faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde sürdürmüştür. İskeçe Türk Birliği’nin Yunanistan makamlarınca kapatılması kararının ardından başlayan hak ve hukuk mücadelesi ülke sınırlarını aşarak Avrupa’ya uzanmış ve geçtiğimiz yaz İskeçe’de Batı Trakya Türk Azınlığının büyük bir gösterisine konu olmuştur.

Konferansın her iki konuşmacısı İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu’nun da vurguladığı gibi Batı Trakya Türk Azınlığının ilk sivil toplum örgütü olarak da tanımlanabilecek İskeçe Türk Birliği’nin kurulduğu tarihten itibaren günümüze kadar hem tarihsel gelişimi hakkında hem de neredeyse 40 yıldır devam eden hukuk mücadelesi hakkında son derece açıklayıcı bilgiler verdiler. Önemli bir katılımın olduğu etkinlik, Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet’in açılış konuşması ile başladı. Konferansa Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu’nun yanı sıra, Trakya Üniversitesi öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Konferansın moderatörlüğünü Enstitümüz Müdür Yardımcısı  Doçent Dr. Ali Hüseyinoğlu yaptı.

Sözlerine İskeçe Türk Birliği’nin neredeyse 40 yıldır devam eden hukuk mücadelesinin aslında bir demokrasi mücadelesi olduğunu ifade ederek başlayan Ozan Ahmetoğlu, Yunanistan’da yaşayan 150.000 Batı Trakya Türkünün yaşadıklarını, maruz kaldığı muameleyi anlatmak için bu hukuk mücadelesinin çok iyi bir örnek olduğunu söyledi. İskeçe Türk Birliği’nin kuruluşu hakkında bilgi veren Ahmetoğlu, anılan derneğin kurucuları arasında önemli bir yere sahip Edirne Öğretmen Okulu mezunu, gazeteci ve öğretmen Mehmet Hilmi’den bahsetti. Çünkü Mehmet Hilmi aynı zamanda Gümülcine Türk Gençler Birliği’nin de kurulmasına öncülük eden isimlerden biriydi.

Ozan Ahmetoğlu konuşmasının devamında Batı Trakya Türk Azınlığının kültürel zenginliğine önemli bir katkı sağlayan İskeçe Türk Birliği’nin 1986 yılına kadar Yunanistan’da anayasal düzen içerisinde, kendi ismiyle yasal olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtti. Özellikle Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Yunanistan’ın Batı Trakya’da “Türk yoktur” şeklinde bir politika geliştirmeye başladığını ifade eden Ahmetoğlu, bu politika sonucunda Batı Trakya’da isminde Türk kelimesi geçen Azınlık dernekleri hakkında davalar açıldığını söyledi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 15 Kasım 1983’te ilan edilmesini takip eden haftalarda öncelikle İskeçe Türk Birliği, ardından Gümülcine Türk Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği’nin isimlerinin yer aldığı levhaların Yunan polisi tarafından indirildiğini söyleyen Ozan Ahmetoğlu, aslında bu tarihten itibaren azınlık dernekleri adına büyük hukuk mücadelesinin de başladığını sözlerine ekledi. Ardından 1984 yılının ilk aylarında dönemin İskeçe Valisi tarafından İskeçe Türk Birliği’nin kapatılması için dava açıldığını söyleyen Ahmetoğlu, 2005 yılına kadar İskeçe Türk Birliği’nin Yunanistan iç hukuku çerçevesinde mücadele ettiğini ifade etti. Yunanistan Yargıtay Mahkemesi’nin 2005 yılında derneğin taleplerini reddederek kapatılma kararını onaylamasının ardından İskeçe Türk Birliği’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurusunun gerçekleştiğini ifade eden Ozan Ahmetoğlu, 27 Mart 2008 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararını açıkladığını ve oybirliği ile İskeçe Türk Birliği’nin taleplerini haklı bulduğunu belirtti. Ancak Yunanistan’ın AİHM’nin bu kararını halen uygulamadığını ve oyalama politikasına devam ettiğini belirtti.

Yunanistan’ın “Batı Trakya’da Türk yoktur” şeklindeki milli kimliğin inkarına dayanan tutumu ile aslında her şeyden önce Batı Trakya Türk azınlığının sivil toplum kuruluşu birikimini yok etmeyi amaçladığını ifade eden  Ahmetoğlu, “Kültürel zenginliğimizi ayakta tutan kurumsal yapımızı bir anlamda bir “yasa dışılığa” itmiştir. İsminde Türk kelimesi olan İskeçe Türk Birliği, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği’ni yaşatmak Yunanistan devleti nezdinde yasa dışı olay olarak görülmeye başlanmıştır” dedi.

Yunanistan’ın uluslararası hukuku uygulayana ve derneklerinin resmi statülerini iade edene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Ahmetoğlu, Yunanistan toplumunun özellikle Yunanistan yöneticilerinin Türk algısıyla ilgili bir Türk fobisi olduğundan, kendi tarihiyle ve kendi milli kimlik bilinciyle ilgili ciddi anlamda bir sorunu olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Önümüzdeki dönemde Yunanistan’ı Türk fobisinden, kendi yarattıkları algıdan kurtarabilecek politikacıların gelmesini temenni ettiği söyleyen Ozan Ahmetoğlu, hukuka ve  insan haklarına inanan biri olarak eninde sonunda Yunanistan’ın uluslararası hukuku uygulamak durumunda olacağını ve Batı Trakya Türk Azınlığının her zaman olduğu gibi demokrasi ve hukuktan ayrılmadan mücadelesine devam edeceğini belirtti.

İskeçe Türk Birliği Avukatı Ahmet Kara, İskeçe Türk Birliği davasında Yunanistan iç hukuk sürecinin nasıl işlediğini ve davaların AİHM sürecini detaylı bir şekilde anlattı. İskeçe Türk Birliği davalarının tam üç kez Yunanistan iç hukuku sürecini tamamladığını ifade eden Kara, kısa süre sonra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, artık Yunanistan’a yolun sonuna gelindiğini ve oyalama politikalarının geçerli olmayacağını net bir şekilde ifade edeceği kanaatinde olduğunu söyledi.

Ahmet Kara, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre taraf devletlerin AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü olduklarının altını çizdi. Konuşmasının devamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 46. maddesinin 1. ve 4. fıkrasında devletlerin uyarılara rağmen AİHM’nin kararlarını uygulamama yönünde hareket ettikleri takdirde hangi yaptırımların uygulanacağının düzenlendiğini ve en son aşamanın Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkarılma olduğunu söyledi. Böyle bir yaptırımın bir üye devlet için çok önemli olduğunu vurgulayan Kara, “hele hele demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden ülkemiz Yunanistan için böyle bir gelişme kocaman bir ayıp olacaktır dedi. Ben bu doğrultuda Yunanistan’ın eninde sonunda kararları uygulamak zorunda kalacağını düşünüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Yaklaşık 2 saat boyunca devam eden konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Ek Resimler
Bu içerik 12.11.2021 tarihinde yayınlandı ve toplam 231 kez okundu.